İran Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin Yansımaları

Yazdır PDF


Banu Talu / TASAM Araştırma Stajyeri

İran’da seçim öncesindeki yoğun çabalar sayesinde %82 katılım oranının sağlandığı 12 Haziran 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Mahmud Ahmedinejad’ın en büyük rakibi Mir Hüseyin Musavi’nin oylarının yaklaşık iki katını toplayarak %62 gibi yüksek bir oranla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesiyle sonuçlanmıştır. Ahmedinejad’ın bu seçim zaferi hem İran’da muhalif grupların tepkilerine hem de uluslararası planda tartışmalara neden olmuştur. İran’ın Orta Doğu’da yaşanan sorunlar bakımından önemli bir ülke olması ve önceki dönemdeki nükleer enerji politikaları nedeniyle Batı’da yarattığı tedirginlik, uluslararası tepkilerin temelini oluşturmaktadır.

Seçim Öncesi
Seçimlerde yarışan dört aday; önceki dönemde de cumhurbaşkanı olan Mahmud Ahmedinejad, Humeyni döneminde Başbakanlık görevinde bulunan Mir Hüseyin Musavi, iki dönem Meclis Başkanlığı yapmış olan Mehdi Kerrubi ve önceki dönemlerde Devrim Muhafızlarını komuta etmiş olan Muhsin Rezai’ydi. Ahmedinejad ve Muhsin Rezai muhafazakâr kanadı temsil ederken, Musavi ve Kerrubi daha çok reform yanlısı tavırlarıyla oy toplamaya çalıştılar. Adaylar seçim kampanyalarını dış ve iç politika konularına yönelik farklı yaklaşımlarla yürüttüler. Aralarındaki şiddetli rekabet, mitinglerde ve televizyon programlarındaki tartışmalarda, taraftarlarının da yoğun desteğiyle sergilendi. Böylece halkın etkin katılımıyla dikkat çeken 12 Haziran seçimlerinde öne çıkan iki aday Ahmedinejad ve Musavi oldu.1  
Muhafazakâr kanadı temsil eden Ahmedinejad seçim kampanyasını daha çok rakiplerine karşı yolsuzluk suçlamalarına ve Batı karşısında direnişi temel alan nükleer enerjiyle ilgili dış politikasına dayandırmıştı. Musavi ise rejimin devamlılığını savunmakla beraber özgürlüklerin arttırılması vaadinde bulunmuş, Ahmedinejad’ı ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sorunlara sebep olmakla suçlamıştı. 2 Musavi’nin seçim kampanyasıyla ve kadınlara hitap eden eşi Zehra Rahneverd’in de aktif desteğiyle seçimlerden önce öne çıkan İranlı gençlerin ve kadınların oylarını toplaması bekleniyordu. Uluslararası toplumda da Ahmedinejad’ın Cumhurbaşkanlığı süresince Batı’nın muhalefetine rağmen benimsediği nükleer enerji politikası sonucunda, İran’ın uluslararası alanda dışlanması ve yükselen enflasyon gibi ekonomik sorunlar nedeniyle Musavi’nin şansının yüksek olduğu görüşü hâkimdi. Fakat seçim sonuçları beklentileri yansıtmadı ve İran halkı Ahmedinejad’ı ikinci kez cumhurbaşkanı olarak seçti. Seçim sonucunun kimi çevrelerin beklentilerinden farklı olması, seçimlerle ilgili tartışmaları da beraberinde getirdi.
Bu tartışmalar daha çok seçimlerde hile yapıldığı üzerine yoğunlaşmış olsa da seçim sonuçlarının nedenlerini başka şekillerde de açıklamak mümkündür. Öncelikle, geçmiş seçimde görüldüğü üzere, ABD’nin etkili olduğu Irak ve Afganistan arasında kalmış olmanın yarattığı baskı ve güvensizlik İran’da zaten muhafazakârlara olan desteği arttırmıştı.3  Ayrıca, Humeyni döneminde Başbakanlık görevindeyken ekonomik alandaki başarıları, eski Cumhurbaşkanları Hatemi ve Rafsancani’nin desteği ve Azeri kimliği kendisine belli üstünlükler4  sağlamışsa da Musavi’nin bütün olumsuzluklara rağmen Ahmedinejad’ı destekleyen ve ekonomik sorunlar yaşayan alt sınıflara hitap edemediği söylenebilir. Musavi’yi destekleyen ve reform yanlısı olan kesim daha çok kentlerde yaşamakta ve İran’ın genelini yansıtmamaktadır. Bu nedenle daha çok ekonomik zorluklar üzerinde yoğunlaşan İranlı seçmenin tercihinde, Musavi’nin ekonomik vaatler yerine özgürlük ve açılım söylemine dayanan kampanyasının da etkili olması muhtemeldir. Öte yandan Ahmedinejad hem ülkenin politikasında geniş etki sahibi olan din adamlarının (özellikle Ayetullah Hamaney) ve Devrim Muhafızları’nın desteğini almış, hem de Batı’nın bütün engelleme çabalarına direnerek benimsediği nükleer enerji politikasıyla halkın milliyetçi duygularını harekete geçirmiştir. Musavi’nin ekonomiyle ilgili vaatler vermediği de göz önünde bulundurulursa, Ahmedinejad döneminde yaşanan ekonomik sıkıntıların da seçim sonucunu etkileyememiş olması normal karşılanmalıdır.5  Nitekim seçimin son haftasında Ahmedinejad’ın yükselişe geçtiği de gözlenmiştir.

Seçimlerden Sonra İran’da Yaşanan Gelişmeler
Seçim sonuçları başka nedenlerle açıklanabilse de, İranlı muhalifler seçimlerde hile yapıldığı konusunda ısrar etmiştir. Böylece seçim sonuçları, İran’da Musavi’nin, Kerrubi’nin ve Muhsin Rızai’nin seçimlere hile karıştırıldığı yönündeki resmi itirazları ve Musavi taraftarlarının sokaklara dökülerek seçim sonuçlarını protesto etmeleri şeklinde yankı bulmuştur. Protestocular, güvenlik güçlerinin sert tepkisiyle karşılaşmış ve birçoğu gözaltına alınmıştır. Gösterileri, Musavi taraftarlarının iletişimini ve örgütlenmesini engellemek amacıyla ülkede basına kısıtlama getirilmesi, yabancı basın mensuplarının sınır dışı edilmesi ve internet, telefon gibi iletişim kanallarının kapatılmasıyla beraber gerginlik daha da tırmanmıştır. 6 Bu protestolar sonucunda, devlet yetkilileri seçim sonuçlarının iptal edilmeyeceğini açıklamışlarsa da, oyların bir kısmının tekrar sayılması, itiraz süresinin uzatılması ve oluşturulacak özel bir komisyonun seçimleri incelemesi kabul edilmiştir. Fakat bu gelişmeler protestoların tamamen sona ermesini sağlayamamıştır.
Böylece devam eden gösteriler ve yaşanan olaylar İran açısından çok farklı sonuçlara neden olmuştur. Öncelikle rejim içinde reformu savunan Musavi, sokak gösterileri sonucunda kendisini çok farklı muhalif grupların lideri konumunda bulmuş ve gösteriler üzerindeki kontrolünü kaybetmiştir. Başta yalnızca seçim sonuçlarına yönelik itirazını kuvvetlendirmek için taraftarlarına gösteri yapma çağrısında bulunan Musavi, “modern dünyanın bir parçası olmamız gerekiyor” şeklindeki açıklamasına rağmen aslında devrim içinde yer almış ve rejimi savunan bir politikacıdır. Fakat her şeye rağmen seçim sonuçlarından ve bir şekilde yönetimden memnun olmayan kitlelerin öncüsü haline gelmiştir. Bu durum itibarını korumak isteyen, ama aynı zamanda çatışmaların oldukça tehlikeli bir boyuta geldiğini gören Musavi için bir ikilem yaratmaktadır ve bu ikilem, Musavi’nin protestolara olan desteğini ne dereceye kadar sürdüreceği konusunda şüphelere neden olmaktadır. Dini lider Hamaney’in danışmanı Şeriatmadari’nin Kayhan gazetesindeki yazısında Musavi’yi “ABD ajanı” olarak suçlaması ve yargılanmasını istemesi, Musavi’nin içinde bulunduğu durumu daha da zorlaştırmaktadır. Göstericiler bakımından da durum pek farklı değildir. Protestocular, herhangi bir devrim amacı gütmeyen, ama daha özgür ve demokratik bir şekilde yönetilmeyi bekleyen kitlelerdir. Fakat devlet yönetiminin gösterilere olan tepkisi bu beklentilerin karşılanması konusunda pek umut verici değildir.7
Rejimin yapısı ve Devrim Muhafızlarının seçim öncesinde olası gösterilere karşı verilecek tepkiler konusunda yaptığı açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda, İran’da protestoların ciddi bir değişim yaratmayacağı zaten beklenmekteydi. Öte yandan seçimlerden sonra Ayetullah Hamaney “baskılara boyun eğilmeyeceği” ve “seçim konusunda yasaların uygulanması yönünde ısrar ettiğini ve edeceğini” belirten açıklamalarıyla açıkça Ahmedinejad’dan yana bir tavır benimsemiştir. 8 Dini liderin otoritesini koruma ihtiyacı, rejimin tüm araçlarıyla gösteriler karşısında direnmesine sebep olmuştur. Bu araçlardan en güçlüsü hem dini lidere hem de Ahmedinejad’a bağlılığıyla bilinen Devrim Muhafızlarıdır. Rejimin diğer bir aracı ise doğrudan dini lidere bağlı olan paramiliter Besiç kuvvetleridir. Her iki kuvvet de ülkede çok farklı alanlarda geniş etki sahibi olan ve varlıklarını devam ettirebilmek için hem cumhurbaşkanına hem de dini lidere ihtiyaç duyan birimlerdir. Bu nedenle kendi içlerindeki görüş ayrılıklarına rağmen, gösterilere karşı tavırlarında dini lidere ve cumhurbaşkanına destek olmaktadırlar. 9

Seçimlerin Uluslararası Alandaki Yankıları
Uluslararası planda ise Ahmedinejad’ın zaferinin kesinleşmesiyle beraber Venezüella, Afganistan gibi ülkeler ve Arap Birliği’nden tebrik mesajları gelirken, özellikle Batılı ülkeler ve İsrail ise Ahmedinejad’ın tekrar seçilmesinden duydukları endişeyi dile getirmişlerdir.
Batılı ülkeler ve İsrail’in tedirginliğinin asıl sebebi İran’ın, ABD’nin desteklediği Şah dönemine kadar uzanan, nükleer enerji politikalarıdır. Kısaca anlatmak gerekirse, 1979 Devrimi’yle kesintiye uğrayan nükleer enerjiye yönelik yatırımlar, İran-Irak Savaşı’yla beraber 1980’lerde, fakat bu sefer SSCB ve Çin’in desteğiyle, tekrar başlamıştır.10  Böylece dört nükleer güç (İsrail, Pakistan, Rusya ve ABD) tarafından çevrelenmiş olan İran, bağımsızlığını garantilemenin ve kendisi için bir tehdit olarak gördüğü olası ABD-İsrail müdahalelerinden kurtulmanın yolunu caydırıcı bir etkisi olan nükleer enerji politikalarında bulmuştur.11  Bu doğrultuda, İran’ın nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanacağı yönündeki açıklamaları, NPT Ek Protokolü’nü imzalamasına rağmen özellikle İsrail ve İran’ı “Şer Ekseni”nin bir parçası olarak gören ABD tarafından kuşkuyla karşılanmaktadır.12  Bu nedenle başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler, İran’ı nükleer enerji konusundaki ısrarından vazgeçirmek için uluslararası planda çeşitli yaptırımlar uygulamıştır. Fakat bu uygulamalar, Ahmedinejad’ın politikalarını değiştirmemiş, Cumhurbaşkanı her ülkenin nükleer enerji elde etme hakkı bulunduğunu savunmuştur. Ahmedinejad’ın bu tavrının yeni dönemde de devam edeceği endişesi Batılı ülkeler ve İsrail’in seçim sonuçlarına yönelik tepkilerinin temelini oluşturmaktadır. 
Bu kuşkular doğrultusunda, seçimlerin ardından İsrail Başbakan Yardımcısı Şalom, Ahmedinejad’ın halkın desteğine sahip olduğunu ve daha önceki dış politikanın bu nedenle değişmeyeceğini açıklamıştır. Bu düşünceden hareketle, ABD’yi ve Batılı ülkeleri, kendisi için bir tehdit olarak algıladığı İran’ın nükleer enerji politikası karşısındaki tutumlarını gözden geçirmeye davet ederek tedirginliğini ortaya koymuştur.13 
Batılı ülkeler ise seçim sonuçlarına benzer şekillerde yaklaşmakta ve tepkilerinin temelinde devlet yönetiminin gösterilere verdiği sert karşılık yatmaktadır. Devlet yönetiminin gösterilere olan tepkisi ABD, AB ülkeleri ve BM tarafından kınanmış ve Batılı ülkeler, bu uygulamaların son bulması yönünde ısrarcı bir tavır sergilemiştir. İran ise Batılı ülkelerin iç işlerine karışmamalarını istemiş, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hasan Kaşkavi her ülkede seçim itirazları için yasal yollar olduğunu belirterek, İran’da da Anayasayı Koruyucular Konseyi bu itirazları incelemekteyken Batılıların açıklamalarını müdahaleci olarak değerlendirmiştir.14  Öte yandan, devlet yetkilileri, özellikle Ayetullah Hamaney, İran’ın düşmanları olarak nitelendirdiği ABD ve İngiltere’yi açıkça gösterileri kışkırtmak ve desteklemekle suçlamıştır. Aynı nedenlerle iki İngiliz diplomatın sınır dışı edilmesi, İngiltere Büyükelçisi’nin geri çağırılması, Britanya Büyükelçiliği’nde çalışan sekiz İranlı’nın gözaltına alınması ve İngiltere’nin Tahran’daki elçilik personelinin ailelerinin ülkeden çıkarılmasına karar vermesi gibi olaylar da İngiltere ve İran arasında diplomatik sorunlara neden olmuştur. 15
ABD açısından bakıldığındaysa ilişkilerin gerginliği şimdilik sözlü çatışmalarla sınırlı kalmaktadır. Obama doğrudan İran’a yönelik ilk açıklamasında “İran hükümetinin kendi vatandaşlarına karşı adil olmayan ve şiddet içeren eylemlerini durdurmasını” istemiş, Ahmedinejad’ın bu açıklamaya tepkisi ise oldukça sert olmuştur. Obama’nın diyalog yanlısı açıklamalarına rağmen müdahaleci bir tavır takındığını ve “maskesinin düştüğünü” belirterek, aynı konuşmada “müdahaleci açıklamalara son verilmediği takdirde İran’ın yanıtının çok sert olacağını” söylemiştir.16  Öte yandan, Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın “eğer İsrail İran’a askeri müdahaleye karar verirse yoluna çıkmayız, bağımsız bir ülkeye ne yapıp yapmayacağını söyleyemeyiz” şeklindeki açıklaması göz önünde bulundurulduğunda, ABD’nin İran’a yönelik istekleri İran’ın da bağımsız bir ülke olduğu düşünülürse çelişkili olarak nitelendirilebilir.17 
Seçim sonuçları nedeniyle ortaya çıkan bu karmaşık durum İran-Batı ilişkilerinin normalleştirilmesi için Obama’nın Kahire’deki konuşmasıyla ortaya çıkan fırsatın hayata geçirilmesini zorlaştırmaktadır. Seçimlerden önce, Obama’yla beraber Bush dönemine göre daha uzlaşmacı ve diplomasi yanlısı bir çizgiye doğru kayan Amerikan dış politikası, İran’la ilişkiler bakımından umut verici olarak değerlendirilmişti. Fakat seçim sonuçları, düzelmesi beklenen ilişkilerin tekrar gerginleşmesine neden olmuştur. Yine de, Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs’in açıklaması doğrultusunda ABD’nin İran’la ilişkilerini her şeye rağmen iyileştirmeye çalışacağı tahmin edilmektedir.18

Sonuç: İran’ın ve İran Dış Politikasının Geleceği
Seçimlerle ilgili tartışmalar devam etse de İçişleri Bakanlığı, Anayasayı Koruyucular Konseyi ve Rehber’in onayladığı seçimlerde herhangi bir değişiklik yapılması artık olanak dışıdır. Zira seçimlerin iptal edilmesi, rejimin meşruiyetini zedeleyecektir. Fakat yüksek katılım oranına sahip bu seçimler Ahmedinejad’ın politikalarını meşrulaştırıcı bir zemin hazırladığı kadar İran’ın iç koşullarında meydana gelen ve yaşanabilecek olası değişiklikleri de haber vermektedir. Öncelikle Musavi’de olduğu gibi adayların eşlerinin de ön plana çıkması ve kitle iletişim araçlarının etkin kullanımıyla nispeten daha özgür bir tartışma ortamının doğması, İran’ın demokratikleşmeye doğru attığı adımlar olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca İran tarihinde ilk defa seçim sonuçları sokak gösterileriyle protesto edilmiştir. Bu durum, gösteriler karşısında alınan sert önlemlere rağmen, seçimlerin ortaya çıkardığı ve İran yöneticilerinin dikkate alması ve çözüm bulması gereken sorunları yansıtmaktadır. Bu doğrultuda, gerilimi daha fazla yükseltmemek ve seçimlerle beraber ülkede ortaya çıkan gruplaşmaların keskinleşmesini engellemek amacıyla yönetimin, ilerleyen günlerde muhalefete yönelik politikalarını yumuşatması beklenebilir.
Seçimler sonucunda İran dış politikasının geleceği konusunda ise iki farklı ihtimal ortaya çıkmıştır. İlk seçenek,  Obama’nın ABD başkanı seçilmesiyle değişen uluslararası ortamın İran üzerinde de etkili olmasıdır. Bush döneminin aksine diplomasi yanlısı olan ve çatışmadan uzak durmaya çalışan yeni ABD dış politikası, Ahmedinejad’ın yeni dönemde de Batı’ya karşı sert tutumunu devam ettirmesini zorlaştırabilir. Bu doğrultuda, yeni şartlara uyum sağlamak amacıyla ülkede büyük etkisi olan din adamları da rejim içinde bazı açılımları destekleyerek Ahmedinejad’ın bu tavrının yumuşatılması yönünde gayret gösterebilirler.19  Diğer bir seçenek de yüksek katılım oranına sahip bu seçimlerin, Ahmedinejad’ın politikalarını meşrulaştırması nedeniyle yeni dönemde de aynı doğrultuda bir dış politikanın benimsenmesidir. Son günlerde Batı karşısında sergilenen tutumla beraber, bu ihtimalin daha kuvvetli hale geldiği gözlenmektedir. Bu çerçevede, Batı’nın İran’a yönelik müdahalelerinin engellenmesi amacıyla daha da sertleşen bir dış politika söylemi benimsenerek, Rusya ve Çin’le daha yakın temaslar kurulabilir. Nitekim seçimlerden sonra Rusya çatışmaların İran’ın iç meselesi olduğu yönünde açıklamalarda bulunmuş ve anlaşmazlıkların ülkenin kendi anayasası çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğini belirterek İran’a destek vermiştir.20   Fakat bu gelişmelerin hepsi İran’ın kendi iç dinamiklerine, yani muhaliflerin ve devlet yönetiminin ilerleyen günlerdeki tavırlarına bağlıdır.
Dış güçlerin İran’a olan etkisi ise ülkenin nispeten dışa kapalı durumundan dolayı sınırlı olacaktır. Fakat İran’ın sahip olduğu enerji kaynakları ve Orta Doğu sorunlarındaki stratejik önemi; dış dünyanın, özellikle AB ve ABD gibi önemli aktörlerin, seçim sonuçlarıyla yakından ilgilenmesini kaçınılmaz hale getirmektedir.
Sonuç olarak, İran’daki seçim sonuçlarının bölgesel ve uluslararası sorunların çözülmesindeki önemi göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek olmakla beraber, İran’ın tek başına belirleyici bir rol oynayamayacağı da unutulmamalıdır.

Dipnotlar:

1.http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=24285
2.http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2009/06/090610_iran.shtml
3.Yavuz CANKARA, Yeni Oyun İran’ın Nükleer Politikası, İstanbul, Kültür Sanat Yayıncılık, 2005, s. 202
4.http://www.haberx.com/Gundem-Haberleri/Haziran-2009/Iran-icin-secim-oncesi-analiz.aspx
5.http://www.ntvmsnbc.com/id/24975596/#storyContinued
6.http://www.cnnturk.com/2009/dunya/06/14/irandaki.secim.sonuclarina.itiraz/530848.0/index.html
7.http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1109650&AuthorID=58&Date=23.06.2009&  b=Iran%20acmazi&a=Sami%20Kohen&ver=59
8.http://www.milliyet.com.tr/Dunya/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=2&ArticleID=1108673&Date=20.06.2009&b=Hamaney%20tehdit%20etti
9.http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=24390&bolum=213
10.Murat Metin HAKKI, Türkiye, Ortadoğu ve Avrasya’yı Neler Bekliyor ?, İstanbul, Tasam Yayınları, 2007, s.65
11.Yavuz CANKARA, a.g.e., s. 77
12.A.e., s. 217
13.http://www.cnnturk.com/2009/dunya/06/12/irandaki.secimlerde.ahmedinecad.onde/530431.0/index.html
14.http://www2.irna.ir/tr/news/view/line-6/0906181393155509.htm
15.http://www.cnnturk.com/2009/dunya/06/23/iran.ic.savasin.esiginde/531979.0/index.html
16.http://www.milliyet.com.tr/Dunya/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=2&ArticleID=1111511&Date=28.06.2009&bBuyuk%20atisma
17.http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=8&hn=66704
18.http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=63946
19.http://www.ntvmsnbc.com/id/24975596/#storyContinued
20.http://www2.irna.ir/tr/news/view/line-117/0906237114111025.htm